Zeytin Olimpos’un en eski işletmelerinden birisi ve ilk açıldığı yıldan bu yana müşteri anlamında hiç sıkıntı yaşamadı. Bunun tek bir sebebi var, misafirlerimizin Zeytin Pansiyon’dan mutlu ayrılmaları. Alttaki tatlı yazı misafirlerimizden birisine ait. Tesadüfen bizden bahsedildiğini okuduk, sizlerle paylaşmak istedik. Kendisinin yolu düşerse bizde 2 gecelik ücretsiz kontenjanı bulunmakta, bilgisine :)Yazıyı kaynağından okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
kimler başlamadı henüz yaz için tatil planları yapmaya?? eminim daha kışın ortasında özlendi deniz, kum, güneş 3lüsü :)) ve şimdiden tatil planları yapılmaya başlandı! belki de program çoktan belli, rezervasyonlar yapıldı ? ama gün saymaya biraz daha vakit var :)
belki bir kısmınız hala kararsızdır ve belki de panik olmuştur erken rezervasyon diye, ben naçizane bir tavsiyede bulunmaya geldim..
OLİMPOS! hiç gitmemiş, görmemiş olanlar ile tercih edip etmemek konusunda kararsızlar ya da yeniden gitmek isteyebilecekler için (ki benim de tekrar gitmek istediğim yerler arasına girdi bile) bence mükemmel bir tercih olur. ben de tekrar gitmek isterim çünkü geçen yıl sadece 2 günlüğüne gidebildim Olimpos’ a ve tadı damağımda kaldı. aslında dolu dolu geçirince hiç 2 gün kalmışız gibi gelmedi bize sonrasında..
bizim ki biraz da doğaçlama bir tatil olmuştu. antalya’ ya uçak biletleri alınmış ancak nereye gideceğimizi bilmiyorduk. ama şöyle doğayla içiçe olsun, biraz salaş, biraz avare olsun dedik ve olimpos’ a gitme fikrin de birleştik. Antalya Havaalanı’ nda inince direkt Olimpos’ a araç yok. ya taksi ya da önce Kumluca’ ya ve ordan da Olimpos’ a geçebilirsiniz. malum hiçbir planımız, rezervasyonumuz olmadan yollara düşünce, Kumluca’ da Olimpos aracının saatini beklerken aracın şoförü abiyi soru yağmuruna tuttuk. kaç saatte gideriz, Olimpos’ da nerde kalırız, nereleri gezeriz, dönüşümüzü nasıl ayarlarız, uçak saatinden önce havaalanın da nasıl oluruz?? sağolsun bizi sabırla yanıtladı, bir güzel bilgilendirdi.. hatta yetmedi Yanartaş Dağı’ na da, tekrar havaalanına da bizi götürmeyi kabul etti.
abinin adını hatırlayamadığım için adı şoför abi olsun şimdilik. ilgilenen olursa kartvizitini bulur, numarasını paylaşırım :)
şoför abi bizi önce güzel mi güzel, huzurlu mu huzurlu Zeytin Pansiyon’ a götürdü. dağ manzaralı, ağaçlı, çiçekli bahçeli, şirin bungalowları olan bir pansiyon burası. yemekler orda pişiriliyor ve nefisler. işletmecileri dahil tüm personel her türlü ikram da şahane ve çok sıcak kanlılar..
Olimpos plajı, kum plaj sevenleri çok tatmin etmeyebilir ama denizi çok güzel. bir de şöyle bir olayı var; plaj antik kent alanı içinde kaldığı için ara sıra geçen gözlemeci ve midye dolmacı dışında içerde yeme içme adına hemen hemen başka hiçbir şey yok. içeriye ücretli girildiği için de zırt pırt girip çıkmak biraz ekstra olabilir. o sebeple bir piknik sepeti hazırlayıp gitmek de fayda var derim ben. zira biz bir ara gözlemeciyi beklerken açlıktan öle yazıyorduk! bir de şemsiye, şezlong da yok haberiniz ola.. ama biz zaten mayıs sonu gibi gittiğimiz için güneşin henüz o cayır cayır kavuran sıcaklığı yoktu. taşların üstünde de havluyla 2 günceğiz idare ediverdik. bir sürü güzelliğinin yanında o kadar da kusur oluversindi :)
birkaç yüz fotoğraf içinden zar zor seçebildiğim fotoğraflarla bu muhteşem doğanın ne kadarını gösterebilirim ki.. hem ben göstersem aynı şey mi gidip görmekle? Antik Kent gerçekten gezilesi.. dedim ya dolu dolu geçti bizim 2 gün diye.. ama yine de gez gez bitmedi sanki. daha sindirerek gezmeli belki de.. tabii tatil sizin için de sadece otel, deniz, havuz, yeme içme değilse.. antik tarihin içinde dolaşmak, tiyatrosunda oturmak, kapılarından geçmek olağanüssü keyifli..
henüz sezon başı hatta sezon açılmadan hemen önce gittiğimiz için etraf da hiç öyle gürül gürül insan değildi. daha çoğu yabancı turistti, yerli turist henüz akmamıştı mekanlara.. hangar bar için de caanım foursquare’ dan yardım aldık. baktık pop. mekanlardanmış, iyiymiş, hoşmuş gidelim dedik. öyleymiş de.
yanartaş dağı ile ilgili detaylı bilgi isterseniz buradan bakabilirsiniz. Olimpos’ a gitmişken en bi görülesi yerdir.
dağın bir sürü yerinde yan yan bitmeyen ateşler. kimse yakmıyor. öyle kendi kendine yanıyor, sönmüyorlar. sadece gidiş biraz meşakatli. uzunca süren bir yolculuk. kesinlikle bir araç ve yol, iz bilen biri şart. bizi yazının başlarında bahsettiğim şoför abi götürdü. dağa varınca yolculuk bitiyor zannetmeyin. asıl yolculuk o vakit başlıyor. buraya gece gidildiği için karanlıkta dağı tırmanıyoruz. aydınlatma için pilli fenerler satılıyor. epey yorucu bir tırmanışın sonunda gördüğümüz o doğa üstü olay tüm bu yorgunluğa değiyor. tekrar aşağıya indiğimizde de birer bardak sıcak, demli çay ve muhabbetle taçlandırıyoruz geceyi :)
güzeldi Olimpos güzel :) amma son bir uyarı da bulunayım; eğer bizim yaptığımız gibi erken vakit yani daha bahar sonu, yaz başı gibi gidecekseniz yanınıza hırkalar, pantolonlar da alın. Antalya diyip aldanmayın. Olimpos’ u yüksek yüksek dağlar çevrelediği için oraya yaz biraz geç geliyor. özellikle geceleri donma tehlikesi var. biz bizzat tecrübe ettik haberiniz olsun :)